Diabetik Retinopati
Şeker hastalığına bağlı körlüğün en sık görülen nedeni DİABETİK RETİNOPATİ'dir.
Diabet, İnsülin salınımı veya İnsülün etkisinin yetersizliği sonucu kan şekerinin artmasıyla kendini gösteren metabolik bir hastalıktır. Uzun süreli kan şekeri yüksekliği özellikle böbrek, kalp, sinirler ve gözü etkilemektedir. Diabet, gözün özellikle sinir tabakasını ( retina veya ağ tabaka ) ve bu tabakadaki kılcal damarları etkileyerek çalışmasını bozmakta ve görme kayıplarına yol açmaktadır. Şeker hastalığına bağlı retina bozukluklarına Retinopati adı verilmektedir. Diabetik Retinopatinin meydana gelmesinde rol oynayan risk faktörlerinin başında şeker hastalığının süresi gemektedir. Özellikle hasalığın başından itibaren 10 yıllık süreden sonra Retinopati görülme sıklığı artmaktadır. Tip 1 veya İnsüline bağımlı genç Diyabetiklerde ergenlik çağından sonra Retinopati görülme sıklığı yaş ile ilgili olarak artmaktadır. Kan şekeri kontrolü önemli bir faktördür. Kan şekerinin düzensiz seyretmesi ani kan şekeri yükselme ve düşmeleri Retinanın bozulmasını, hastalığın ilerlemesini kolaylaştırmaktadır.
Gebelik, Hiper Tansiyon, Kan Yağlarının yüksekliği, Böbrek hastalığı Retinopatiyi ağırlaştıran diğer faktörlerdir. Şeker hastalığı retinadaki kılcal damarların yapısını bozmakta, hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı birikimine, beraberinde yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına neden olur. Retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşur. Retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabilir. Retinada damarlı zarlar oluşur ve sonuçta ciddi görme kayıpları, ağrılı göz tansiyonu yükselmelerine neden olur.
Şeker hastalarında, gençlerde bluğ çağından itibaren, 30 yaşından sonra ortaya çıkan bireylerde teşhis konulduğunda mutlaka göz muayenesi yapılmalı, retina normal ise yılda bir kez muayene tekrarlanmalıdır. Retinopati başladığında takip süresi 3-4 aylık sürelere indirilmelidir. Diabetik Retinopatide ortaya çıkan bozuklukların tedavisinde günümüzde kullanılan tek tedavi yöntemi lazerfotokoagulasyon dur. Bu tedavi uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandıgı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Ayrıca hastaların, kan şekerini düzenli kontrolü, hipertansiyon ve kan yağlarının yüksekliğinin tedavisi konusunda uyarılmasının görmenin korunması açısından çok önemli olduğu unutulmamalıdır.
Gebelik, şeker hastalığına bağlı retina bozukluklarını artırır ve gebelik süresince göz muayenelerinin düzenli olarak yapılması gerekir. Şeker hastalarında sık olarak katarakt meydana gelmektedir. Katarakt ameliyatı sonuçları normal kişilere göre beklenen iyi sonuçları vermeyebilir, bazen Retinopati ameliyattan sonra KÖTÜLEŞEBİLİR. BU nedenle şeker hastalarında katarakt ameliyatında acele edilmemeli retina görebiliryorsa laser tedavisi tamamlandıktan sonra ameliyat yapılmalı, ileri kataraktlı hastalarda ise ameliyattan hemen sonra uygun laser tedavisi yapılmalı ve hastalar sıkı olarak izlenmelidir. Şeker hastalarında ortaya çıkan laser tedavisine rağmen devam eden maküla (=sarı nokta) ödeminde göz içine kortizon (=intravitreal triamcinolon enjeksiyonu ) verilebilir Diabetik retinopatinin ileri evrelerinde geçmeyen göz içi kanamaları, retinada oluşan zarlar ve buna bağlı retinaayrılmalarında vitrektomi adı verilen ameliyatlar yapılabilir.
Tüm bunların yanı sıra diğer önemli bir nokta da şeker hastalarının yaptıracağı göz muayenesi detaylı bir retina incelemeden geçmesidir. Bu incelemede hastanemizde en ileri teşhis ve tedavi cihazları kullanılır.
Teşhis yöntemleri
FFA(Fundus Florecein Angiography)
Hastaya damar yoluna florecein adlı ilaç zerk edilir. Birkaç dakika içerisinde bu ilaç dolaşım yoluyla retinada damarlara ulaşır ve bu sırada hekim Anjio cihazı ile retinanın fotoğraflarını çeker. Damarlarda kan sızıntısı olup olmadığını tespit eder ve neticeye göre hastanın tedavi şeklini belirler.
ICG (Indocianin Green Angiography)
Dünyada gelişmiş merkezlerde bulunan ICG görüntüleme sisteminde, hastanın damar yoluna Indocianin Green adı verilen özel bir ilaç zerk edilir. Birkaç saniye içerisinde dolaşım yoluyla retina damar tabakasına ulaşan ilaç cihazın algılayıcı lazer tarama ünitesini uyararak otomatik fotoğraflama sağlar. Bu tetkik FFA tetkiği ile görüntülenemeyen retinanın alt katmanlardaki damarların (damar tabakasındaki) kan dolaşımı hakkında hekime bilgi vererek tedavi şeklinin belirlenmesine yardımcı olur. ICG tetkiki aynı zamanda Makula Dejenerasyonu olan gözlerde tedavinin mümkün olup olmadığını gösterir.
Argon Lazer
Hastaya yapılan detaylı retina incelemesi sonucu, şeker hastalığı dolayısıyla sonradan oluşmuş ve kan sızdıran damarlar erken teşhis edilmiş ise bu damarlar Argon Lazer yapılarak kurutulur ve kanama durdurulur. Yenilerinin oluşumu önlenir. Argon Lazer tedavisi bu gibi durumlarda mevcut görmeyi muhafaza etmeye yöneliktir. Argon Lazer aynı zamanda retina yırtıklarının tedavisinde de kullanılır. Şeker hastalarında Diabetik retinopatinin ileri dönemlerinde büyük göz içi (vitreous) kanamaları görülebilir. Bu durum daha çok Argon Lazer tedavisine geç kalındığında ortaya çıkar. Uzun süre devam eden, görmeyi azaltan ve nüks eden göz içi kanamalarında hastanın görmesi ancak VİTREKTOMİ ameliyatı ile yeniden kazanılabilir.
ÖZEL İNCİ GÖZ HASTANESİ